Aslı Balâ Aşkan
Ses çevre (Soundscape), belirlenmiş bir alanın ses profilini tanımlayan bir terimdir. Büyükşehirlerin sakinlerine sunduğu ses çevre ise gerek yüksek nüfus, gerek bu nüfusun temel ihtiyaçlarını karşılamak için kurulmuş altyapılar, ve nüfusun gerek çevresiyle, gerek kendi içindeki etkileşimini ses düzleminde sunar. Şehir içinde, merkezi yerlerin altyapısını ayrı bir şekilde gözlemlediğimizde, iki farklı çevrenin kesişiminde yaşadığımızı fark edebiliriz. Rahat ile aynı anda ‘erişilebilirliği’ sağlamak adına yapılan göremediğimiz altyapılar, bize duyamadığımız alanlar da sağlar. Her ne kadar ‘ses’ olarak adlandırılmamış olsa da, elektromanyetik alan üreten anten, elektrik şebekesi, baz istasyonu, sinyal alıcı/verici gibi elektrik temelli kaynaklar bize duyamadığımız, fakat duyulabilir hale getirebileceğimiz bir ses alanı sunmaktadır. Bu duyamadığımız katmanın, biz şehir sakinlerinin fikri ya da izni alınmadan olan yapılaşmanın sembolik boyutta bir karşılığı olduğunu düşünüyorum. Her ne kadar şehirlerdeki yeniden yapılaşma süreçleri dışarı ‘gürültü’ ya da ‘ses kirliliği’ olarak yansıyorsa da, yapım süreçlerinin ardından sabit olarak getirdikleri ‘duyulamayan’ seslerin de tam olarak varlığını farketmediğimiz başka bir alan işgalini temsil ettiğini düşünüyorum. Bu sebeple de ses kirliliğinin kaynağı olarak gördüğümüz yapıların, sadece insan duyum seviyesinde değil daha ötesinde de kalıcı bir iz bıraktığını gösterme amaçlı yapılmış bir projedir. Alan-işgal-ses üçgeninde incelediğim bu konunun sergi alanında deneyimlenmesini de ‘aktif’ ve ‘pasif’ katılımcı olarak ayırma sebebim bu alanların etken/edilgen öğelerini incelemek ve katılımcıya da bir farkındalık kazandırmak. ‘Sessiz çevre’, bu bahsedilen değişikliklere maruz kalırken ya da bu değişiklikleri yaratırken kalıcı/geçici etkilerini gözlemlemek için tasarlanmış bir oyuncaktır.
Sessiz Çevre [pdf]